Sanatçı örgütlenmelerinde bir araya gelmenin benzer sebeplerinin olduğu, Turuncu Çadır' ın da aynı şekilde " Gezi " sonrası oluşan forumlardaki gibi bir ihtiyaçtan ortaya çıktığını belirtmek gerekir.
Hiyerarşik bir yapılanması olmayan bu oluşum "gezi" sonrası kültür ve sanat sektöründe var olan insanların bir araya gelmesiyle bu alandaki çeşitli sorunların konuşulması, bilgi akışının sağlanması ve bu sorunlara ortak çözüm önerileri getirmesi amacıyla oluşur.
Bu amaca bağlı olarak da zaman zaman bir araya gelen grup, toplantılar düzenleyerek gerekli görülüyorsa tartışılacak konuyla ilgili bir uzman davet ediyor.
Turuncu Çadır' ın spontane gerçekleşen bir yapısının olduğunu, herhangi bir maddi yapısının olmadığını, toplantılar için bir para gerektiği zaman bunun toplantıya katılanlar arasında toplandığını ve yine yapılanmanın hiyerarşik olmadığını, ancak, organizasyonel işleri halletmek için bir " kolaylaştırıcı ekip " olduğunu belirtmek gerekir. Bu ekip değişken, yeni birilerinin katıldığı bazen de birilerinin çıktığı bir ekip...Toplantıyı organize etmek, duyurusunu hazırlamak, konu itibariyle uzman birilerinin davet edilmesi gerektiğinde bu kişilere ulaşmak gibi bir işlevi olan ekip...
" Turuncu Çadır " adının Gezi sırasında parkta kurulmuş olan çadırın renginden geldiğini söylemeden geçemeyeceğim. Orada kültür ve sanat alanında çalışan bir arkadaş grubu olarak bir araya gelenlerin park boşaltıldıktan sonra da bu ad altında kültür ve sanat alanında bir araya gelme platformu olarak devam etmesine karar vermeleriyle 18 Haziran 2013 tarihinde ilk toplantıları gerçekleşiyor.
Gezi' den önce de sanatçıların sorunları için bir araya gelmesine yönelik olan çabalarda TÇ içinden de bu oluşumlara katılmış olanlar var. Bu tip sanatçı örgütlenmelerinin olmaması sanatçıların haklarını aramak konusunda yalnız kalmalarına yol açmakta ve bunun getirdiği sorun çözmekteki yetersizliğin önüne geçmek de bu tip örgütlenmelerin amaçlarındandır. Gezi’ nin bir araya getirici etkisi Turuncu Çadır' ın oluşumunu sağlamıştır. Bu bir araya gelişi devam ettirici şekilde Gezi sonrası da toplanmak, bilgi paylaşımını ve kimi zaman da insanların yanında olabilmeyi sağlamıştır.
Bu oluşumla bir sonuca ulaşıldığını söylemek kolay olmasa da grubun kendi arasında bilinçlenme yaratmayı başardığı aşikardır. Örnek vermek gerekirse; Olimpiyatlar konusunda, endüstrisinin kente vereceği zararlar konusunda bilgilendikten sonra grup çevresini de bilgilendirmeyi başarmış, TÜSAK konusunda Bilgi Üniversitesi' nin yürüttüğü bir çalışmaya, Turuncu Çadır' dan birinin de katılıp düşüncelerin iletilmesini sağlamıştır.
Kolektif üretimin grubun fikirlerinden biri olduğunu ancak gerçekleşemediğini, yalnızca beraber sergi gezme organizasyonlarının yapıldığını ve bu gezilerde sanatçı ve küratörleriyle sergi salonunda konuşmanın, sorular yöneltmenin mümkün olduğu sergilerin üreticileriyle diyaloğun gerçekleşmesi, geri bildirimin sağlanması için iyi ve çok olumlu bir etkinlik biçimi olmuştur.
Bu oluşumun içinde yer alan sanatçılardan bazıları; Nazım Hikmet DİKBAŞ, Ali TAPTIK, Civan ÖZKANOĞLU, Selim SÜME, Merve ERTUFAN, Zeyno PEKÜNLÜ...
Küratör, kültür yöneticisi olarak da; Özge ERSOY, Duygu DEMİR, Elif Gül TİRBEN, Refik Akyüz gibi isimler var.
İlgilenenler için grubun internet sayfasında daha önce yapılmış bazı toplantı notlarının özetleri mevcut.